20 Aralık 2007 Perşembe

"Edebiyatın Gizi Şiirin Dili" kitabının arka kapak yazısı

"Orhan Veli'nin başarısı, asıl olarak şiir diline özgü olmayan, günlük dile özgü olan düzdeğişmeceyi kendi şiir dilinde başarıyla yoğunlaştırmış olmasında yatar."

***
"Başım köpük köpük bulut' dediğiniz an, iki uzak bağlama ilişkin varlık arasında, 'baş' ile 'bulut' arasında bir çakıştırma yapmış olursunuz ki artık eğretilemeli anlam söz konusudur. Bu sözcedeki anlam, bilimsel ya da emprik bilgi ile doğrulanabilir bir anlam değildir; yazınsal bağdaştırma olduğu için şiirsel bir anlam oluşmuş, sözcük-anlam ilişkisindeki doğrulama düzlemi değişmiştir artık."

***
"Sanatsa bağdaştırma, dilin anlam eksenleriyle oynamak, sözgelimi eşdeğerlik eksenindeki ögeyi birleştirme eksenine kaydırmak biçiminde elde edilir. G. M. Hopkins'e göre, 'Güzellik, benzeşlikler ve benzemezlikler karışımıdır."

***
"SAnatçı, üretirken kimi zaman oyun da oynar. Oyun, yaşamı üretmek, çoğaltmaktır; yaşama öykünmektir, öykünürken öğrenmektir. Oyunun kalitesi, zekâ dolu olmasında, verdiği hazda, büyülü ortamı var edebilme gücündedir."

***
"Bir sandalyenin, bir binanın, bir heykelin düzanlamından ve yananlamından söz edilebilir. Bu varlıkların düzanlamı, yapılış nedenlerini oluşturan ilk amaç, yani doğrudan işlevleri ne ise odur. Yananlamları ise; sözgelimi güzellikleri, ilginçlikleri, tarihsel ve moderniteye ilişkin çağrışımlarıdır. Nesne göstergebiliminde değişmece (mecaz) anlam olmaz."

"ANLAMBİLİM / Sözcüğün Anlam Açılımı" kitabının arka kapak yazısı

Anlam-sözcük ilişkilerinin "sözcüğün anlam açılımı" biçiminde alındığı bu kitapta, anlamın boyutları ilk kez kavramlar düzeyinde tartışılmaktadır.

Alanında tek olan bu çalışmada, anlamın diyalektiği ve boyutları ile sözcük-anlam bağlantıları, "gerçek anlam-değişmece anlam karşıtbütünü"nde ele alınmıştır.

Farklı bir yaklaşımla yeni bölümlemeler, kavramlaştırmalar, terimlendirmeler yoluna gidilerek "gerçek anlam", "başat anlam", "yan anlam"; değişmece türleri olarak da "benzetme", "eğretileme", "düzdeğişmece", "niceleme", "yoksunlama" konularında ayrıntılı açıklamalara ve tartışmalara girilmiş, "aktarmalar" kavramına da yeni bir yaklaşım getirilmiştir.

14 Aralık 2007 Cuma

ÖSS Türkçe Soru Bankası /Sunuş yazısı

Değerli Öğretmenler, Sevgili Öğrenciler!

ÖSS’yi hemen hepimiz, 3 saat 15 dakika süren, belki de kaderimizi belirleyen bir zaman dilimi olarak algılarız. Yanılgı daha buradan başlamaktadır. Çünkü hiçbir sınav, yalnızca soruların yanıtlanma süresi kadar değildir. Çünkü hiçbir sınav, yalnızca soruların yanıtlarını içeren bilgi ile ilgili değildir. Çünkü hiçbir sınav, soruların yanıtlanma süresi içinde sırada oturan kişiyle tek başına ilgili değildir.

Sınava hazırlanma süreci, bir anlamda sınavın bir parçası sayılır. Öğretmenlik ya da öğrencilik, özellikle günümüz sisteminde baştan sona bir sınav olgusu içerir. Öğretmenin kendisi sınava girmez ama sınava giren öğrencinin başarısı ya da başarısızlığı öğretmenin de başarısı ya da başarısızlığı olarak yansır yaşantımıza. Öğrenilen her bilgi, eninde sonunda bir sınavla –bu ÖSS olduğu gibi “yaşam sınavı” da olabilir- sınanacaktır. Dolayısıyla, dersler, aslında sınavın bir parçası, sınav sürecinin bir bölümüdür.

Soru kitapçığı ya da kâğıdı bize verildiğinde, ölçülen, yalnızca hazırlık sürecinden getirdiğimiz bilgiler değildir. Bir anlamda kazanma hırsımız, çalışma disiplinimiz ve kararlılığımız, o andaki dikkatimiz ve direncimiz de ölçülmektedir. Bunlar ise tıpkı edinilen bilgilerimiz gibi, daha önceden edinmemiz gereken özelliklerimizdir.

Soruları o anda yanıtlayan işte bütün bunlardır; öğretmenimiz, okulumuz, sabrımız, kararlılığımız, ruhsal dünyamız, dershanemiz, hazırlık kitaplarımız, yayınevimiz … dir.
Bu kitabın hazırlanma sürecinde böyle bir bilinç işin içinde olmuştur.

Öğrenilmesi gereken her konu, sorulmuş ve sorulabilecek her soru taranmış, değişik soru biçimleriyle bu sayfalara dökülmüştür.

Şimdiye kadar değişik kitaplarda denenen yöntemlerin en iyileri pek çok soruyla yansıtılmıştır bu kitaba.

Kuşkusuz ki değişik yayınevlerinin başarılı soru bankaları satılmaktadır kitapçılarda. Ama biz onların da ötesine geçecek, onlardaki eksiklikleri de giderecek yenilikler getirmeyi amaç edindik. Sözgelimi, “kalıplaşmamış söz öbekleri”, ÖSYM’nin son yıllardaki ÖSS’lerinde sözcük anlam sorularının yerini almıştır. Biz bu tür anlam sorularını hem ayrı testlerde bir araya getirdik hem de çoğalttık.

İnsan zihni, dağınık çalışmaz, sınıflama yaparak sonuca gider. Test tekniği de buna göre düzen gerektirir. ÖSYM sorularının yazılış ve sıralanış düzeni bu bilinci yansıtırken, piyasadaki kitapların neredeyse hiçbiri bu bilincin farkında değildir. ÖSS’lerde düzenlenen her bir kitapçığın soruları kendi içinde bir tutarlılık gösterir. Sözgelimi yazım ve noktalama soruları, olumlu ve olumsuz kökle düzenlenen “paragraf” soruları başka soruların aralarına dağıtılmaz, kendi içlerinde yer değiştirir.

Bütün bunlar göz önüne alınarak, bu kitapta, “paragrafta yapı”, “olumlu köklü paragraf”, “olumsuz köklü paragraf” soruları için ayrı ayrı testler düzenlenmiştir.

Bazıları bizi belki sözcük ya da terim tutarsızlığı ile eleştirebilir; “Hem ‘ilgeç’ hem de ‘edat’ vb terimleri kullanılmış kitapta, hatta aynı testte.” diyebilir. Bir dikkatsizlik ya da tutarsızlık sonucu değildir bu durum. Her tür terime alışkanlık oluşsun, daha önce öğrendikleri ile ÖSS’ler arasında, yoksa eğer, köprü olunsun diye böyle bir tutum benimsenmiştir.

Sizlerle birlikte bu kitap da sınava giriyor bütün iddiasıyla…

Sevgiyle…

Kolaylıklar, başarılar diliyoruz…

Nizamettin Uğur
http://www.nizamettinugur.gen.tr/

Taylan Tatlı
http://www.taylantatli.com/

1 Ağustos 2007 Çarşamba

"EDEBİYATIN GİZİ ŞİİRİN DİLİ" Kitabının "İçindekiler"i

İÇİNDEKİLER

Sunu

I. BÖLÜM / “Edebiyet:”
Edebiyat: Ova ve Ufuklar
Edebiyat: Karakutunun Çözülmesi
Edebiyat: “Düşülke”
Edebiyat: Dönüştürücü Kışkırtıcılık

II. BÖLÜM / “Şiir:”
Paradoksun Şairi: İlhan Berk
Şiir Dilinin İki Temel Özelliği
Şiirde Anlam Oluşumu ve Sorunu

III. BÖLÜM / “Sanat, Yazar…”
Yerellik, Evrensellik ve Sanat
Yazarın Trajedisi

"ANLAMBİLİM / Sözcüğün Anlam Açılımı" Kitabının "İçindekiler" Bölümü

İÇİNDEKİLER

Sunu
Sözcük Anlambilimi Kavramlarına Ön Giriş

BİRİNCİ BÖLÜM:
Gerçek Anlam-Değişmece Anlam Karşıtbütünseli
I. Gerçek Anlam (Başat Anlam+Yan Anlam): Çokanlamlılık
II. Değişmece Anlamlar
Değişmece Anlam
Değişmece Türleri
1. Örneklemeye Dayalı Değişmeceler
a) Benzerlik Yoluyla Oluşan Değişmeceler
* Benzetme
* Eğretileme
b) Çağrışımsallık Yoluyla Oluşan Değişmeceler
* Değinmece
* Yoksunlama
2. Bütünselliğe Dayalı Değişmeceler
* Düzdeğişmece
* Niceleme

İKİNCİ BÖLÜM:
Aktarmalar
I. Ad Aktarmaları
1. Anlamların Örneklendirilmesi Yoluyla Ad Aktarmaları
2. Anlamların Bütünleyiciliği Yoluyla Ad Aktarmaları
II. Eylem Aktarmaları
1. Anlamların Örneklendirilmesi Yoluyla Eylem Aktarmaları
2. Anlamların Bütünleyiciliği Yoluyla Eylem Aktarmaları

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
EK: Tartışma Yazıları
* Deyim Nedir, "Deyim Aktarması" Yerinde Bir
Adlandırma mıdır?
* Benzetme, Eğretileme, Değişmece ve İmge Üzerine
* Yanlışların Öncelenmesi

19 Haziran 2007 Salı

EDEBİYAT: OVA VE UFUKLAR

Doğduğum ve ilkokulu (beş yıl) bitirinceye değin tüm günlerimi, daha sonraki öğrenim yıllarımda da yaz tatillerimi geçirdiğim köyümün alt kıyısında yer alan ovayı, Tokat-Niksar karayolu tam ortasından keserdi. Ovanın karşı kıyısında o görkemli dağın eteklerini izleyerek akan Yeşilırmak'ın suları, düşlerimi taşırdı bilmediğim uzaklara, ta denizlere.Karayolundan geçen her yolcu aracındaki insanlara el sallardım çoğu kez; onlarla birlikte giderdi yüreğimin pır pır eden kuşları. Ovanın dört yanını çeviren yüksek dağların gizemli, sisli ufukları beni çağırırdı sürekli.Yolcuların, Yeşilırmak'ın sularının ve ufukların bilinmez uzaklara götürdüğü çocukluk düşlerim, durgunluğu ve yekdüzeliği reddeden özelliği nedeniyle, aşkın yaşantıların devrimci estetiğini oluşturdu sonraları.Denildiğine göre, yaşamayı iyi bilen, bölgenin de en bilgili cami hocası üç eşli (ilk eşi, asıl ninem öldükten sonra) dedemin mırıltılı Kur'an okuyuşlarına karışan duvar saatinin tik takları kulaklarımda, ovayı, kimi zaman gün ışığındaki zengin yeşilliğiyle, kimi zaman ay ışığının tül örtüsüyle adım adım yaşayarak geçirdiğim çocukluğum, küçücük bir yaşantı estetiğidir hâlâ beynimde.Ortaöğrenimimle birlikte farklılaşan ve yoğunlaşan okuma çabalarım, işte bu gizemli ve zengin çocukluk dünyamın ufuklarını önce zorladı, sonra değiştirdi. O, yaklaştıkça uzaklaşan ufuklar, ulaşılamayan dünyalar, bu kez, edebiyatla renklenmeye başlamıştı. Orhan Kemaller, Sait Faikler, Cahit Sıtkılar, Cahit Külebiler ("dön geri bak"), Panait Istratiler yeni ufuklarımı oluşturmuştu.Bilgiyle donanan beynimiz nedeniyle, artık, bizi çeken somut ufuklar kalmaz. Düşlerimiz, duyular dünyasında içkinleşecek ve aşkınlaşacak yer bulamaz. Bu koşullarda, içimizde yaşattığımız çocuk, düşlerini edebiyatla yaşamaya ve kovalamaya başlar; o çocuğun düşleridir bu yeni koşullarda edebiyat.Çocukluk düşlerimde ve edebiyatta, genelde de sanatta serüven vardır. Para, pul, mülk, günlük çıkar yoktur; tüm bunların reddi, dışındalığı vardır. Onlarda ölüm yoktur; düşlerle çiçeklenen bir yaşantı vardır. Bu nedenle edebiyat, insanın özgürlük alanıdır, özgürlüğün sınırlarını genişletme etkinliğidir. Bu nedenle, gericilik ve tutuculuk, yani çürüme ve ölüm, edebiyatla barışık olamaz. İnsanlık düşmanı düşünce ve duygularla dolu kimileri söylemin estetiğini yakalar görünseler de, içerikte, kendi trajedilerini yaşarlar aslında.Yaşadığım ve yazdığım Ankara kentinde, bugün, gökyüzü bulutlarla kaplı. Düşlerimi alıp götürüyor bulutlar şimdi; sonra yağmur damlalarıyla onları kente serpecek; damları, caddeleri, sokakları, ağaçları, insanları ıslatacak... İşte duyduğunuz yağmur sonrası şu toprak kokusu, benim düşlerimdir.Elinizde tuttuğunuz dergi (ya da kitap), bizim düşlerimizdir.Edebiyat: iletişim estetiği, aşk estetiği, içkinlik ve aşkınlık estetiği.
İzlek dergisi, sayı: 38, Temmuz-Ağustos 1997
"Edebiyatın Gizi Şiirin Dili" adlı kitaptan.