20 Kasım 2010 Cumartesi

Aklım karıştı bu akşam...

Bu blogu etkinleştimeye geçen hafta karar verdim yararına pek de inanmadan. Bunda bir arkadaşımın kendi blogununu oluşturması da etkili oldu.

Ben hâlâ kâğıt kaleme düşkün biri sayılırım. Yazılarımı bir süredir bilgisayara doğrudan yazmaya çalışıyorum, ekranla kâğıt arasında yaşadığım ikilem sürüyor öte yandan. Sanal âleme ise alışmadım bir türlü. Kimileri, özellikle genç kuşaklar her şeylerini buralara yansıyor. Falanla ilişkim başladı ya da bitti, bugün moralım çok bozuk, sabah kalkıp sofrayı kurdum ve ailecek yedik yemeğimizi...

Bu tür şeyler, diyelim gönüllü olarak paylaşılıyor. Başkaları hakkında söz söylemek bize düşmez; en azından, bu sınırını çok gerilerde tutalım şimdilik... Bir başka durum var ki daha garip. Yemeğe gidiyorsun birileriyle, orada fotoğrafların çekiliyor, bir bakıyorsun facebooktasın boy boy... Gençlere uyarılarda bulunuyorum artık. Buralara yazdıklarınız ve aktardığınız fotoğraflar, hatta haberiniz olmadan çekilip yayına sokulan görüntüler, ileride iş başvurusunda bulunduğunuzda karşınıza çıkacak

Yaşadıklarımızın gizlisi saklısı yok artık. Oysa insanoğlu, gizemiyle, özel oluşuyla değerli bir varlık...

Dünya başka bir yerlere gidiyor belli ki. Uyum sağlamamak için ne kadar direnirsek direnelim, bizi uyduruyor kendine bu dünya bir biçimde. Hiç bulaşmamak buralara, hiç kullanmamak teknolojiyi daha doğru belki...

Geçenlerde televizyonda Cüneyt Özdemiz anlattı. Bir arkadaşında bir iki gün kalmış. Üç kişilermiş. Kendisi, arkadaşı ve arkadaşının çocuğu.  Arkadaşının çocuğu sürekli bilgisayarın başında, orada kendi arkadaşlarıyla sohbet edip duruyor ama evde çocukla aralarında hiçbir konuşma olmuyormuş. En son, internet yoluyla yemeğe çağırmışlar çocuğu...

Bu yeni dünya ve iletişim hakkında pek çok araştırma yapıldı, yazı yazıldı. İlgi alanıma girmiyor şimdilik bu dünya. Ama iki tezim var kendimce: 1. Hiçbir şey gizli kalmayacak, bu nedenle de insanlar yalandan dolandan daha çok korkmaya başlayacaklar. Kimbilir, belki derinliğimizi yitireceğiz bu yüzden; ama onun yerine herkes dürüst olmaya daha bir özen gösterecek, hatta mecbur kalacak buna. 2. İnsanlar kendilerini bu sanal dünyada gizleyebilmek, gizemlerini koruyabilmek için engelleyici sıkı programlar geliştirecek.

Aslında bütün bunları tartışmak için başlamadım yazıya. Biraz önce yazmıştım; bu blogu, işe yaramayacağını, pek anlamlı olmadığını düşünerek etkinleştirmiştim. Bu akşam rastlantı sonucu bir bilgiye ulaşınca aklım karışıverdi.

Henüz çok az yazı var, konular ilgi çekici değil, dilim akıp gitmiyor -ekranda kekeme olduğumu da hesaba katarsak-, ne yazdığımı merak edecek insan sayısı sınırlı... Saat akşam dokuza geliyordu, sayfamın görüntüleme istatistiğine bakayım bir dedim, şaşıp kaldım. Bugün o saate kadar tam 36 kez girilmiş bu sayfaya.

Eğlenceli, ilginç bir durum. Ne yapsam acaba? Dedim ya aklım karıştı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder