5 Aralık 2010 Pazar

İncir Yaprağımız da Düştü Düşecek

Mahremiyetin sonu, çağımız. Dinlere dönüşün nedenlerinden biri de bu olgu galiba. Bir yandan her şey açığa çıkıyor, sır kalmıyor hiç; bir yandan da kendimizi nasıl koruruz diye kaygı içindeyiz. Daha doğrusu insanlar bu iki olguya göre ayrılmış durumda.

Ben, kendimizi nasıl koruruz diyenlerdenim. Çaresiz bir çırpınış içindeyiz bizler. Ne yaparsak yapalım kendimizi tam olarak koruyamıyoruz, koruyamayacağız da.  Mahremiyetimizi elimizden kaçırıyoruz. Belki ki yeni dünya, yeni yaşam böyle.

Wikileaks’in ima ettiği, doğrudan gösterdiği demek gerek sanırım, işte bu dünya bir bakıma. İkiyüzlülüğe, özürleri gizlemeye, suçları örtbas etmeye olanak vermemesi iyi. Demokrasi için de, insan ilişkileri için de geçerli bunlar. İyi ama insan bu kadar çıplak, bu kadar gizemsiz yaşayabilir mi?

Yeni çağın insanı artık ilan ediyor ilişkisini, ilişkisizliğini, bekârlığa veda edişini. İlişkisizliği anladık, talipler yaratmak istiyorsun. Peki ilişki kurduğunu, artık birileriyle olmaya başladığını niye ilan ediyorsun? Aklında kalan birilerine mi duyurmak istiyorsun yeni durumunu? İyi ama niye? Yeni ilişkiye güvenin mi yok? Ya da dünya âlem duyunca başka türlü bir tatmin mi yaşayacaksın? Bu ne derin umutsuzluk ve mutsuzluk böyle?

Başını örtenlerin saçını bile mahrem kabul edişi ile her şeyi açıkça yaşayanların mahremiyetsizliği kol kola…

Ey yeni çağ! Ne yapacağız seninle? Yeni Che’miz Julian Assange, anladık bunu da, tamam. Senin arkandayız demokrasi adına  ey J. Assange...

Ama ya şu ruhumuzun bile sonuna kadar soyulması? 

Önümüzdeki incir yaprağı da düştü düşecek.

1 yorum:

  1. Çok haklısın Nizamettin Hocam. Özelsiz, gizemsiz, mahremiyetsiz bir yaşamda edebiyat da şiir de olmayacak; olsa da ona edebiyat, şiir mi denecek bilmem artık.
    Mustafa PALA

    YanıtlaSil