17 Kasım 2010 Çarşamba

Bir uğurlama daha!..

Baş ağrısıyla uyandım. Biraz oyalanıp kalktım yataktan, çay suyunu ayarladım. Su kaynarken ben de ortalığı düzenledim. Joker'e bakındım (Bu adı sevmemiştim, değiştirmedim ama, benden önce konulmuştu.) Seslendim, boynundakinin sesinden anlaşılıyor hareketleri, yukarıdan inip geldi yanıma.

Joker'le sohbet ediyorum, bazen oynuyorum... İyi bir arkadaş sayılır. Alıştırılmadığı için kucağa pek gelmiyor ama ayaklarıma sürtünüp sevdirmeye çalışıyor kedini. Konuşuyor bir derdi olduğunda da...

Birazdan hazırlanıp çıkacağım, Karşıyaka Mezarlığı'na gitmem gerekiyor. Sururi Baykal için. Çok yakından tanışmıyorduk, karşılaştıkça içten sohbetlerimiz olurdu; sıcak bir insandı S. Baykal. Eski milletvekili, yazar; Edebiyatçılar Derneği'nin de kurucularındanmış. Üç günlük dünyanın sonu bu işte.

Yazarken en zorlandığım konu dildeki metafizik ögeler. Binlerce yılın sonucu işte. Ne kadar dirensek de bu dile, kaçış yok. Sözgelimi başlıktaki "uğurlama". Nereye uğurluyoruz arkadaşlarımızı, eş dostumuzu? Sonuçta toprağa karışıyoruz her şeye karşın, toprak oluyoruz, dönüşüyoruz. Hem yok oluyoruz, hem de yeni varlıklara dönüşüyoruz dağılarak. "Uğurlama", bir başka dünyaya gidişi işaret ediyor. Belki de dile böyle bakmamak gerekiyor, böylesine soyarak yüzyıllara dayanan özellkilerinden. Sonuçta dil, yaşamın aynası; bireysel olmaktan çok uzak, toplumsal uzlaşıya dayanan bir olgu en çok, toplumun her şeyini yansıtıyor. Bizi aşıyor, biz onun kıyıcıklarında belki kendimizce küçük birer iz bırakabiliyoruz, o da yazarsak... Kaçış yok dildeki metafizikten.

Şu ileri sürülebilir: Dil, somut dünyanın her ne kadar yansıtıcısı olsa da, ayrı bir gerçeklik -daha çok "hakikat" diyorlar buna- dünyası. Yani ondaki metafizik, dünyaya ve yaşama ilişkin de olsa kendi gerçekliğinde metafizik değil, somut bir olgu, yeni gerçeklik... Böyle bakmak gerekiyor dile. Bu nedenle ondaki bu ögeleri ister istemez kullanıyoruz.

Bir de şu var: Dildeki metafizik ögeler deyimleşerek biraz da bu anlamlarından kurtuluyor, maddi dünyanın bizzat kendine ilişkin anlamlar üstleniyor. Üstelik hangi materyalist, insanın tümüyle metafizik dışı bir varlık olduğunu ileri sürebilir ki? Hepimiz duygu ve düşünce dünyamızla bilinmezlikler, belirsizlikler, karanlıklar içinde değil miyiz? Böyle olmasaydık eğer, insan olamazdık zaten...

İlaç etkisini gösterdi, baş ağrısından kurtuldum. Joker'den ses seda yok, nerede acaba?...

- Joker, nerdesin kuzum?...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder